FİYAT MI, FİKİR Mİ?
Tüketicileri fiyatın değil, fikrin cezbetmesi gerekiyor.
Yeni bir markayı, ürünü denemeye teşvik eden tek şey fiyat olursa rakipleriniz bir kampanya yaptığında müşterileriniz ona kaçabiliyor. Tüketiciler promosyonu, hediyeyi, ödülleri, yarışmaları çok seviyor ama ücretsiz ya da gerçek değerin altında fiyata sunmak değer düşürme riski taşıyor.
Dijital devrim ile markalar daha önce olmadığı kadar çok medya aracında, daha zengin biçimlerde fikirlerini sunabiliyor. Eskisinden daha kuvvetli marka - müşteri bağları kurulabiliyor. İnteraktif, müşterinin kendiliğinden katılım sağladığı ve şeffaf bir süreç olarak marka iletişimi yaşanıyor.
Özetle, "Gel vatandaş, ucuzluk burada, indirim var!" diye bağırarak müşteriyi mağazaya çağırmak yerine daha nitelikli marka iletişimi yöntemleriyle davet ederseniz sonuç daha başarılı oluyor. Ucuzcu diye konumlanan marka müşterilerin gözündeki yerini kolay kolay yükseltemiyor. Kısa vadede indirimde beklediği kadar satış yapamazken uzun vadede de marka imajı, itibarı, saygınlık, değer, müşteri sadakati, bağlılık, marka savunuculuğu, çapraz satış, başkalarına önerme gibi somut faydalar elde edilemeyip markanın ömrü kısa oluyor.
"Siz neye değer verirseniz insanlar da ona değer verir." lafımı buraya da iliştirmek istiyorum. Fiyata değer veren markanın müşterisi de o markaya fiyat olarak bakar. Ben bazı markalardan pahalı ürünler almıyorum, bu markaya bu kadar verilmez ya da nasıl olsa indirime girer o zaman alırım diye.
📚 Yeni Nesil Reklamcılık - Fons Van Dyck
Comments